Supreme Commander
Minimum Sistem Gereksinimleri:
* Microsoft®Windows®XP Service Pack 2, or Vista
* 1.8 GHz processor
* 512 MB RAM
* 8 GB available hard drive space
* 128 MB video RAM or greater, with DirectX 9 Vertex Shader / Pixel Shader 2.0 support
* Soundcard, speakers or headphones
* 56.6 Kbps Internet connection required
Önerilen Sistem Gereksinimleri:
* Microsoft®Windows®XP Service Pack 2, or Vista
* 3.0 GHz Intel or equivalent AMD processor or better
* 1 GB RAM or better
* 10 GB available hard drive space
* 256 MB video RAM, with DirectX 9Vertex Shader / Pixel Shader 2.0 support (Nvidia 6800 or better)
* Internetconnection with Cable/DSL speeds
* Note: recommended specifications provide optimal experience for singleplayer and up to 4 player/medium size map multiplayer
Total Annihilation, bu bir hastalık ismi, ama oyuncu hastalığı. 1997’de Chris Taylor isimli biri tarafından bulundu. Bir anda ortaya çıktı ve birçok kişiyi etkiledi. O kadar yaygın olmuştu ki, yapılan müdahalelere rağmen bu oyundan kopmayan ve bilgisayar başında saatler geçiren oyuncular vardı. Halen de aslında varlar. Total Annihilation, bazılarına göre en iyi, diğer kesime göreyse en iyiler arasında yer alan efsanevi bir strateji. Çıkmasının üzeriden uzun yıllar geçmesine rağmen halen oynanıyor. Fakat kendisini yaratan kişiden, bir kısım ona benzeyen hatta ruhani devamı gibi çağrılan Supreme Commander geliyor. Ancak Total Annihilation olsun veya Şubat’ın 20’sinde kavuşacağımız Supreme Commander olsun; ikisinin de arkasında biri var, Chris Taylor.
Chris Taylor, Kanada’nın Batısındaki British Columbia’da doğdu. Oyun endüstrisi ile tanışması 80’lerin sonuna doğru oldu. Burnaby’da bulunan Distinctive Software’da işe başladı ve 1989 yılında Hardball II isimli yapımını yayınladı. Taylor daha sonra 1996 yılının Ocak ayında Seattle, Washington’a gitti. Cavedog Entertainment’da gerçek zamanlı strateji olan Total Annihilation ve onun ilk görev paketi The Core Contingency’da, proje lideri ve tasarımcı olarak çalıştı.
Chris Taylor, Cavedog Entertainment’tan ayrılıp 1998’in Mayıs ayında Gas Powered Games’i kurdu. Buradan Aksiyon-RPG türündeki ilk Dungeon Siege’yi, 2002’de piyasaya sürdü. Ayrıca aynı sene Gamespy tarafından oyunlardan sözü en çok geçen kişilerden biri de seçildi. 2005 yılında Dungeon Siege 2’yi çıkardı. DS 2’den sonra ünlü yapımcı, üzerinde çalıştığı Supreme Commander’a daha çok yoğunlaştı.
Supreme Commander, bazılarına göre Total Annihilation 2’nin kendisi olarak kabul ediliyor. Chris Taylor da SC’nin (Supreme Commander), Total Annihilation’nun “Ruhani Halefi” olduğunu söylüyor. Oyun E3 2006’nın en iyi RTS’si olarak da seçilmişti.
Alfa beta gama
Supreme Commander, aslında tamamlandı ve Şubat ayı içinde bizlerle birlikte olacak. Ancak bundan evel, oyunun Multiplayer Beta versiyonunu deneme imkanı bulmuştum. Bu yüzden yapım çıkmadan önce hem biraz daha bilgi edinmek, hem de yaşadığım ilginç deneyimi aktarmadan edemeyeceğim.
SC’nin çoklu oyuncu beta versiyonunu Gas Powered Games’in GPGNet üzerinde oynama imkanım oldu. Zaten bundan başka yerde oynanamıyordu. Beta Setup yüklendi ve oyuna girdim. Herhangi bir giriş videosu veya ufak bir sinematikte olsa bulunmuyor (Bazı oyunların beta ve demo sürümlerinde sinematikler olabiliyor). Fazla cafcaflı olmayan menü üzerinden GPGNet’e bağlanıp, oradan diğer oyuncularla kapışıyorsunuz. Bunun haricinde Tutorial, Single Player, Skirmish seçenekleri yer almasına rağmen, oynanamıyor. Oyuna hemen başlamadan önce bir profil yaratmanız lazım. Bu profilde yaptığınız temel olan video, ses ve diğer ayarlar “Save” ediliyor.
SC içine girdiğim zaman direk olarak bir kaos vardı. Neden kaos vardı? Çünkü ne ne işe yarıyor? Neyi ne yapacağım? Tarzında sorularla kendimce yanıt bulmaya çalıştım. Tutorial olmamasından dolayı, tecrübeli oyunların beni ezmesi hiç de zor olmadı. Ancak yenile yenile yenmesini de öğreniriz edasıyla, ufaktan alışmaya başladım. Supreme Commander, normal RTS’lerde gördüğümüz bina yap, adam bas, saldır, zafere ulaş edasıyla kaplanmış; ekonominin ağırlığının yoğun hissedildiği bir oyun.
Kâr – Zarar
Bir bakkalınız var. Aldığınız malı kâr yerine çok çok ufak miktarda zararından satıp, geçinmeye çalışıyorsunuz. Bu zarar en başlarda size dokunmasa da, zamanla ufaktan büyüyecek ve iflas etmenize sebep olacak. Verdiğim kötü bir örnek olabilir. Hatta bana “Ne biçim örnek veriyorsun. Zarar edince iflası da biliriz” diyebilirsiniz. Ancak SC’nin ekonomik kısmını açıklayan durumlardan biri. Şimdi gelelim esas meseleye.
Supreme Commander içinde Mass ve Power olmak üzere iki farklı kaynak var. Mass, haritada “Ben buradayım” diyerek eşek gibi bir işaretle kendisini belli ediyor. Power yani enerji ise sizin üretiminize ve jeneratörlerinize bırakılmış durumda. Bu ikisi sizin kaderinizi belli edecek. Şöyle ki; genel olarak bilindik tarz RTS’lerde birim bastığımız zaman veya bina diktiğimiz zaman, harcanan odun, altın, toprak, hava civa artık her neyse, direk olarak eksilir. Yani üretecek kadar birikince harcarsınız. Ancak kaynak toplandığından yeniden birikir, döngü devam eder, seyran olur. SC’de durum daha değişik. Yapacağınız bina veya birimi basarken, bir anda veya peşin olarak stoklarınızdan azalmıyor. Üretim sürecinde harcıyorsunuz. Hatta sürekli bir şekilde harcıyorsunuz.
İlk seviyede bu durum aslında hiç fark edilmiyor. Zaten ilk seviyede gelişme durumu var. Bu yüzden sürekli “Yap et, ürettttt” sloganı insanı cezp ediyor ve uygulamaya geçiyor. Ancak jeton yeni düştü. Çünkü gelen kaynağı daha fazla tutup, harcananın üstesinden gelme imkanınız olmalı. Kısaca ikisini dengede tutacaksınız. Oluşan bu denge durumu, üretimi arttıracak ve böylece zafere giden yolu açacak.
Şayet oldu ki gelir ve gider arasındaki orantıyı tutturamadınız, o zaman binaların üretim hızı düşüyor. En başlarda bu durum fark edilmiyor, ancak zamanla düşen üretim hızı büyük bir krize sebep. Verdiğim örnekteki gibi ufaktan yavaşlıyor ve sonunda iflasın eşiğine getiriyor.
Sınıf atlama
Buradan anlattığımda ekonomi sistemi zor gibi gözükebilir. Ancak gözünüzü korkutmasın. Aslında biraz alıştıktan sonra kolay.Özellikle ikinci seviyeye geçince çıkan “Power Generator” seçeneği güzel bir rahatlatma yapıyor. Bu arada sürekli geçen “Seviye” lafı var. Yapımda üçlü bir seviye atlama sistemi var. Aslında teknoloji geliştirme ağacı denilebilir. İlk kademe en zayıf olanı, pek bir olayı yok. Oradaki buradaki kaynaklara ilk dadanmak için. İkinci kademe biraz daha eli yüzü düzgün. Çünkü teknolojiniz biraz daha ilerlemiş durumda. Ancak ufak çaplı başlayıp, arada ortaya kadar uzanan saldırılar burada başlıyor. Üçüncü seviye artık aşmış olan kısım. Yapacaklarınız son sınırda ve büyük meydan savaşlarının başlangıcı. Ekonomisi iyi olan kazanır. Aslında dengeli ekonomi; seviye atlamak, adam basmak vs… her şey için en temel gereksinim.
Supreme Commander, aslında oyuna adı veren büyük metal kahramanlarımız. Birer “Hero” sayılabilirler. Hatta oyunda ilk zamandaki kurtarıcı olacak. Bina yapabilir, bina yapmaktan sıkılırsanız savaşa sokabilirsiniz. Evde iyi bir aşçı, dışarıda da tam bir leopar. Zaten oyuna girer girmez, direk olarak Commander ve bir miktar kaynak var. Çıplak bir kimsenin, yanında birkaç parça ekipmanla adaya düşmesi gibi durum. Ancak Commander sıfırdan işler başarıyor. Yalnız Assasination mod’undayken Commander’ınız ölürse oyunu kaybediyoruz. Bunun dışında normalde Commander’ın yok olması pek hırgalanmıyor.
Zafere ulaşmanın yolu
Temel ekonomi, dengeli yatırım, daha fazla üretim ve savaşı kazanmanın dayanılmaz hafifliği. Bunu yaşamak için önemli iki yol var. Bunlardan birisi ekonomiyi ayakta tutmak için, kaynakları silip süpürmek. İkincisi ise doğru emirleri, doğru zamanda vermek. İlk taktik hızlı hareket edip Mass kaynaklarını almak. Hemen üstlerine kurulan “Mass Extractor” bize bunu sağlayacak. Ancak “Mass Mass” derken “Mors” mod on olmamak lazım. Diğer önemli kaynak güç. Bu yüzden jeneratörlere dadanacağız. Hızlı hareketle, ufaktan ufaktan güç ve Mass artmaya başlayacak. Ancak daha bitmedi, ikinci seviye ve daha güçlüleri Supreme Commander’ın ilk vuruşu gelsin.
Kaynaklara hemen dadanın, ele geçirebildiğinizi geçirin. Hatta olmadı elden geliyorsa, tüm haritayı yutup atın. Sonra gelen kârı yine yatırıma endeksleyin. İşte gemi kazanı gibi çalışan bir ekonomi. Ama daha bitmedi, savaşlar ve asıl önemlisi emirler var. Büyükçe bir oyunda her şeyle tek tek ilgilenmek olmaz. Burada devreye sihirli tuş “Shift” girecek. Shift can kurtaran, kökten emen bir buluş. Yani “Sen işçi, git şuradan süt al, arkasından buraya git alış veriş yap, çamaşırları as, bulaşıkları yıka” diyebilirsiniz. Ciddi diyorum, bir birime arka arkaya emir verilebilir. Ana üssünüze gelip Shift’e basın, “Engineer” sınıfına yapılması gereken çeşitli emirleri verin. Onlar çalışmaya başlasın, istifi bozmadan direk savaş alanına. Savaşırken gözünüz arkada kalmayacak, çünkü emirleriniz aynen yapılıyor olacak. Şahsen bende aynen böyle oldu.
Zoom yap kamera
Supreme’nin videolarında görüyordum. Ufacık bir harita, ama gerçekten küçük. Adam bir zoom yapıyor, o da nesi? Tüm birimleri neredeyse dibine kadar görüyorum. Hatta bu durum da ilk olarak “Oha” demiştim içimden. Ancak zoom olayı işime feci yaradı. Çünkü tüm bir haritada nerede ne bitiyor gözüküyor. Tüm haritayı Zoom out yapıp ekrana sığdırdım. Bakıyorum “Nerede hangi çatışma var?” hemen olay mahaline hücum. Zoom in veya out, oyunun en büyük kozlarından biri.
Supreme Commander’da en çok korktuğum olay şuydu; “Bu kadar büyükçe ve geniş bir oyunda kontrol nasıl olacak?”. Ancak emir verme özelliği bu korkuyu üstümden attırdı. Hatta dost canlısı ara birim beni daha çok sevindirdi. Ne olması gerekiyorsa var ve kesinlikle oyuncuya fazlasını veriyor.
Teknik yön olarak kesin fikir beyan etmek istemem. Arada donmalar, Windows’a geri dönüş, HDD’den aşırı uzun okumalar gibi sorunlar vardı. Çatışmalarda ağırlaşmalar gözüküyordu. Ancak bunlar normal şeylerdi. Sonuçta hataları bulmak için yapılıyor bu testler. GPGNet - Supreme Commander programı sağ olsun. Düştüğüm, hatayla vs… karşılaştığım zaman, otomatik olarak hata raporunu yapımcılara gönderdi. Grafikler ve sesler kısaca iyiydi diyeyim.
Marş marş
Supreme Commander’ın betası güzeldi, beni sardı. Multiplayer bile olsa, öğrenene kadar canımda çıksa ama olsun. Genel olarak kafamdaki kuşkuları attı. Şuan için oyun “Gold” versiyonu oldu veya halen oluyor. Beta testi bitti, tam sürüme geçildi. Umarım beta testindeki tüm hatalar çoğunluk bir kısım olarak ayıklanmıştır. 20 Şubat’ı artık iple çekiyorum, gel Supreme gel.
Hilelerin 'Açik' olduguna emin olun ve asagidaki tus kombinasyonlarini uygulayarak hileleri aktif edin:
ALT+[N] - Ölümsüzlük .
CTRL+ALT+ - 10000 Nüfus/Enerji/Depolama.
ALT+[T] - Seçili kisiyi isinlarsiniz.
CTRL+[K] - Seçili kisiyi öldürürsünüz.
ALT+[F2] - Herhangi bir kisi çikar.
CTRL+[N] - Kisiye sizin isminiz konur.
CTRL+SHIFT+[C] - Kopyalar/Bina.
CTRL+SHIFT+[V] - Yapistirir/Bina .
ALT+[LEFT CLICK UNIT] - Düsmanin bakis açisini degistirir.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]