Mescid-i Nebevi
Hz Muhammed (s.a.v), bir hadisinde şöyle der:
"Benim şu mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram haricinde diğer mescitlerde kılınan namazlardan bin kat hayırlıdır."
Medine (müslümanlarca Yesrip'e Medinetü'n Nebi , Peygamberin Ülkesi dendi) halkı, dinleri uğruna Mekke’den göçenlerden (muhacirun) ve bunlara yardımcı olduklarından dolayı ensar adını alan yerli halk (aslen Yemenli Evs ve Hazreç kabileleri ki yerleştikleri bu yere Yemen Serabı anlamında Yesrip dediler. Hazreç, Hadramut'ludur.) ile Benu Kureyza, Benu Kaynuka, Benu Nadir adlı Yahudiler’den oluşuyordu. Bunlar arasında birlik sağlamak oldukça güçtü. Medine sınırları yakınlarında Hayber vb. yerlerde yaşayan Yahudiler, varlıklı kişiler olduklarından, çevre üzerinde etkiliydiler. Evs ve Hazreç kabileleri arasındaki geleneksel düşmanlığın yeniden alevlenme olasılığı da vardı. Ayrıca Ensar ile Muhacirunu kaynaştırmak, çözülmesi gereken bir sorundu. Muhammed, bütün bu kesimleri birleştirip bağdaştırmak amacındaydı. Ancak her şeyden önce çok yoksul olan göçmenlerin durumlarının düzeltilmesi gerekiyordu. Muhammed Muhacirleri Ensar ile kardeş ilan ederek, ensarın onlara yardım etmesini sağladı. Yahudiler ile açılan aralarını düzeltmek için bu kavmi, hıristiyan ve putperestleri de müslümanlarla birlikte içine alan Medine kent devletini kurdu. Arapça Madinat/Madinah ya da Türk söyleyişi ile Medine kelimesi şimdiki devlet anlamındadır, Yesrip bir site devleti idi. Şimdi bile İsrail Devleti'nin resmi adı "Madinat Yişral" dir. Bu kesimlerin hak ve yükümlülüklerini saptayan 47 maddelik bir tür Medine Anayasası'nı benimsendi.
Kendi dinleri ile birçok benzerlikler göstermesine karşın, Yahudiler müslümanlığa karşı çıktılar. Muhammed onlara, İslam dininin kendinden önceki peygamberlerin söylediklerine uygun ve onların da bildirdiği, dolayısıyla onların dininin devamı olan bir din olduğunu ifade etti. Yahudiler yine de İslam dinine ve müslümanlara karşı olumsuz tutumlardan vazgeçmediler. Medine’de Muhammed’e karşı olanlar yalnızca bunlar değildi; Mekkeli putperestlerin ajanları müslümanlığı seçtiklerini söyleyip karışıklık çıkartmaya çalışıyorlardı
Hicret'ten sonra Medine'de Muhammed ve ashabı tarafından inşa edilen mescid. Peygamberin kabrini ihtiva eder.
İslam'ın Mekke döneminde müslümanlar Kabe'de namaz kılıyorlardı. Kendi mescidleri yoktu.
Mescidi Nebevi ya da Mescidi Nebi basit yapılıydı. Hurma kütüklerinden sütunları, hurma dallarından çatısı, adam boyunda avlu duvarlı mesciddi. Minberi, mihrabı yoktu. Bir bölümü Suffe denilen fakirler ve öğrencilere ayrılmıştı.
Ağlayan kütük olayı bu mescidde vuku bulmuştur. Muhammed Cuma hutbelerini minber olmadığından bir ağaç kütüğüne yaslanarak yapardı. Bir gün bu yaslandığı kütükten bir an ayrılmasıyla kütüğün inlediği, ağladığı hadis kitaplarında anlatılmaktadır.
654 yılındaki deprem ve yangında bu mescid yanmıştır. Emevi ve Abbasi dönemlerinde yeniden yapılmıştır. Bugün içinde peygamberin kabrinin bulunduğu mesciddir. Ebu bekir ve Ömer'in kabri de buradadır. İslam dünyasının Mescid-i Haram'dan sonraki ikinci ziyaret yeridir.
Hz Muhammed (s.a.v), bir hadisinde şöyle der:
"Benim şu mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram haricinde diğer mescitlerde kılınan namazlardan bin kat hayırlıdır."
Medine (müslümanlarca Yesrip'e Medinetü'n Nebi , Peygamberin Ülkesi dendi) halkı, dinleri uğruna Mekke’den göçenlerden (muhacirun) ve bunlara yardımcı olduklarından dolayı ensar adını alan yerli halk (aslen Yemenli Evs ve Hazreç kabileleri ki yerleştikleri bu yere Yemen Serabı anlamında Yesrip dediler. Hazreç, Hadramut'ludur.) ile Benu Kureyza, Benu Kaynuka, Benu Nadir adlı Yahudiler’den oluşuyordu. Bunlar arasında birlik sağlamak oldukça güçtü. Medine sınırları yakınlarında Hayber vb. yerlerde yaşayan Yahudiler, varlıklı kişiler olduklarından, çevre üzerinde etkiliydiler. Evs ve Hazreç kabileleri arasındaki geleneksel düşmanlığın yeniden alevlenme olasılığı da vardı. Ayrıca Ensar ile Muhacirunu kaynaştırmak, çözülmesi gereken bir sorundu. Muhammed, bütün bu kesimleri birleştirip bağdaştırmak amacındaydı. Ancak her şeyden önce çok yoksul olan göçmenlerin durumlarının düzeltilmesi gerekiyordu. Muhammed Muhacirleri Ensar ile kardeş ilan ederek, ensarın onlara yardım etmesini sağladı. Yahudiler ile açılan aralarını düzeltmek için bu kavmi, hıristiyan ve putperestleri de müslümanlarla birlikte içine alan Medine kent devletini kurdu. Arapça Madinat/Madinah ya da Türk söyleyişi ile Medine kelimesi şimdiki devlet anlamındadır, Yesrip bir site devleti idi. Şimdi bile İsrail Devleti'nin resmi adı "Madinat Yişral" dir. Bu kesimlerin hak ve yükümlülüklerini saptayan 47 maddelik bir tür Medine Anayasası'nı benimsendi.
Kendi dinleri ile birçok benzerlikler göstermesine karşın, Yahudiler müslümanlığa karşı çıktılar. Muhammed onlara, İslam dininin kendinden önceki peygamberlerin söylediklerine uygun ve onların da bildirdiği, dolayısıyla onların dininin devamı olan bir din olduğunu ifade etti. Yahudiler yine de İslam dinine ve müslümanlara karşı olumsuz tutumlardan vazgeçmediler. Medine’de Muhammed’e karşı olanlar yalnızca bunlar değildi; Mekkeli putperestlerin ajanları müslümanlığı seçtiklerini söyleyip karışıklık çıkartmaya çalışıyorlardı
Hicret'ten sonra Medine'de Muhammed ve ashabı tarafından inşa edilen mescid. Peygamberin kabrini ihtiva eder.
İslam'ın Mekke döneminde müslümanlar Kabe'de namaz kılıyorlardı. Kendi mescidleri yoktu.
Mescidi Nebevi ya da Mescidi Nebi basit yapılıydı. Hurma kütüklerinden sütunları, hurma dallarından çatısı, adam boyunda avlu duvarlı mesciddi. Minberi, mihrabı yoktu. Bir bölümü Suffe denilen fakirler ve öğrencilere ayrılmıştı.
Ağlayan kütük olayı bu mescidde vuku bulmuştur. Muhammed Cuma hutbelerini minber olmadığından bir ağaç kütüğüne yaslanarak yapardı. Bir gün bu yaslandığı kütükten bir an ayrılmasıyla kütüğün inlediği, ağladığı hadis kitaplarında anlatılmaktadır.
654 yılındaki deprem ve yangında bu mescid yanmıştır. Emevi ve Abbasi dönemlerinde yeniden yapılmıştır. Bugün içinde peygamberin kabrinin bulunduğu mesciddir. Ebu bekir ve Ömer'in kabri de buradadır. İslam dünyasının Mescid-i Haram'dan sonraki ikinci ziyaret yeridir.