Hamileler bu hapları asla almayın
Gebelik sırasında kullanılan bazı ilaçların hem anne hem de bebek için ciddi riskleri var. Öyle ki, bu durum gebeliğin sonlandırılmasını bile gerektirebiliyor.
Gebelik sırasında kullanılan bazı ilaçların hem anne hem de bebek için ciddi riskleri var. Öyle ki, bu durum bazen hekim tarafından gebeliğin sonlandırılmasını bile gerektirebiliyor. Hekim tarafından istenmeyen gebelikler, Antalya'da düzenlenen 10. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi'nin en önemli konu başlıklarındandı. Anne ve bebek açısından risk taşıdığı için hekimler tarafından "istenmeyen gebelik"leri iç hastalıkları ve jinekoloji uzmanlarına sorduk.
Bir Alman ilaç firması, antibiyotik üzerinde yaptığı araştırmalar sonucu 1950'lerde "talidomid" maddesini buldu. Yüksek doz "talidomid"e maruz bırakılan hayvanlar üzerinde yaptığı testlerle ilacın zararsız olduğunu, önemli bir yan etkisinin olmadığını duyurdu.
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'nden de (FDA) onay aldı. Güçlü bir sakinleştirici olarak pazarlanan ilaç, Batı Almanya'daki doktorlar tarafından uykusuzluk ve sabah bulantısı şikâyetiyle gelen gebelere de verilmeye başlandı. Giderek dünya geneline yayılan ilaçlar, pek çok marka adı altında piyasaya sürüldü. İlacı kullanan gebeler; uykuya eğilim, halsizlik, kabızlık, deride kızarıklık, baş ve mide ağrısı, el ve ayakta uyuşma, baş dönmesi, sinirlilik, titreme, kulak çınlaması, depresyon gibi yan etkilerden söz etmeye başladı. Ve bir yıl içinde bu ilacı kullanan anneler, çok sayıda doğumsal anomalili bebek dünyaya getirmeye başladı.
En yaygın olanı normalden kısa, "malforme" diye tanımlanan biçim kusuru, yüzgeç benzeri kol ve bacaklarla kendini gösteren "fakomeli'ydi. Hatta bu anomaliyle dünyaya gelen çocuklara "yüzgeçli bebekler" denmeye başlandı. Diğer doğumsal bozukluklar ise; gelişimini tamamlayamamış parmaklar, sağırlık, körlük, yarık damak ve kalpte, sinirlerde, cinsel organda, böbreklerde, sindirim sisteminde bozukluk şeklinde açığa çıkıyordu.
Bazı anneler sadece bir tablet talidomid almıştı ama özellikle gebeliğin en kritik noktası olan ilk üç ayda alınan tek dozun bile bebek üzerinde çok ciddi yan etkilerinin olabileceği sonra anlaşıldı. Talidomid tüm dünyada piyasadan çekildi. Fakat çok geç alınmış bir karardı bu. Dünya üzerinde 46 ülkede 10 binin üzerinde bebek, ilacın yan etkisiyle sakat doğdu, yaklaşık yarısı erişkin bir birey olamadan yaşama veda etti. Yaşananlar, dünya tıp tarihine "talidomid faciası" olarak geçti.
Gebelik sırasında kullanılan bazı ilaçların hem anne hem de bebek için ciddi riskleri var. Öyle ki, bu durum bazen hekim tarafından gebeliğin sonlandırılmasını bile gerektirebiliyor. Hekim tarafından istenmeyen gebelikler, Antalya'da düzenlenen 10. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi'nin de en önemli konu başlıklarındandı. Biz de konuyu uzmanlarla görüşerek gebeliği risk grubuna sokan ilaçları öğrendik.
X grubu ilaçlar asla kullanılmamalı
Hamilelik döneminde ilaç kullanımı bir hayli yaygın. Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden Op. Dr. Çetin Çam, gebelerin yüzde 90'ının hamilelik süresince reçeteli veya reçetesiz ilaç kullandığını söylüyor. "Bir kısmı hekim takibinde gerekli olduğu için, bir kısmı kişinin, özellikle gebe olduğunu bilmediği bir zaman süresince kullandığı ağrı kesici, ateş düşürücü ve benzeri ilaçlar. Bir hekim, gebeliğini tespit ettiği bir kadında her türlü ilaç ve benzeri kullanımını sormak zorunda. Bu tip ilaçlardan çok önemli bir kısmının gebeliği ve/veya bebeği kötü yönde etkilemediği bilinmekle beraber, ciddi tehlikeleri olabileceği de akıldan çıkarılmamalı."
Gebelikte ilaç alımı sorgulanırken ilaç kavramına da açıklık getirilmesi gerektiğini söyleyen Op. Dr. Çetin Çam, doğal gıdalar dışındaki her türlü madde tüketiminin bu gruba girdiğini belirtiyor: "Bazı doğal gıdaların aşırı tüketiminde istenmeyen etkiler ortaya çıkabilir. İlacı sadece fabrikada üretilen, paketlenen ve eczanelerde satılan bir ürün olarak düşünmemek lazım. Birtakım aşılar bile gebelikte istenmeyen sonuçlara yol açabilir."
Türkiye'de küçük ya da büyük anomalili doğum oranı yüzde 3. Bunun yüzde 70'inin nedeni belli değil ama İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kerim Güler yüzde 1-2'sinin tek sorumlusunun ilaçlar olduğunu söylüyor.
"İlacın dozu, alınış yolu, metabolizması ve ilaçların annenin gebeliğinin hangi döneminde kullanıldığı, yapacağı zararlar açısından çok önemli. Hekimler tarafından çok iyi bilinmesi, ilacı kullanan gebenin aydınlatılması, gerekirse gebeliğe son verilmesi gerek."
Gebelik sırasında kullanılan ilaçlar, taşıdıkları risklere göre kategorilere ayrılıyor. A kategorisinde vitaminler var mesela. Hem insan hem de havyan deneylerinde zarar vermediği kanıtlandığı için rahatlıkla kullanılabilir.
B kategorisinde, hayvanlar üzerinde risk tespit edilmeyen ama insan üzerinde deneyi olmayan penisilin grubu antibiyotikler bulunuyor. Bu ilaçlar da güvenliye yakın şekilde kullanılabilir. Elbette hekim kontrolünde. C kategorisinde ise biraz daha risk taşımaya başlayan, hayvan deneylerinde risk gözlenen ilaçlar yer alıyor. Prof. Dr. Kerim Güler'e göre bu ilaçların yaşamsal kâr-zarar hesabı yapılarak kullanılması gerek. "Annenin hayatı ciddi tehlike arz ediyorsa, o anki hastalığı tedavi edilmediği taktirde zarar görecekse kullanılabilir ancak" diyor. D grubunda da yine risk yapacağı kanıtlanan bazı ilaçlar var.
Ve X grubuYani gebelikte asla kullanılmaması gereken ilaçlar. Veya kullanıldığı dönemde asla gebe kalınmaması gereken. Genellikle immün spesif denen bazı romatizmal hastalıklarda, kanser hastalıklarında veya immün sistemi baskılayan, kronik hastalıklara maruz kalan hastaların bu ilaçları kullanırken farkında olmadan gebe kalması durumunda, özellikle gebeliğin ilk 70 gününde (organların gelişme dönemi) kullandıysa mutlaka gebeliğin sona erdirilmesi gerekiyor.
Kronik hastalıklarda kullanılan ilaçlar
Diyelim ki kronik bir hastalığınız var, rutin ilaç kullanıyorsunuz ve gebe kalmak istiyorsunuz. Gebe kalmak için hekiminizin onay vermesi gerekiyor. Zira hekim kontrolünde, hastalığın en hafif seyrettiği dönemde ilaçların kesilip öyle gebe kalınması gerek.
Ya gebeliğiniz planlı değilse? Kronik hastalığınız için ilaç kullanırken farkına varmadan gebe kalırsanız? Prof. Dr. Kerim Güler, farkına varmadan gebe kalma oranının Türkiye'de çok fazla olduğunu ve ciddi risk taşıdığını söylüyor: "Hasta bu ilaçları almaya devam ediyorsa fetus açısından büyük zararları var. Bir de bazı grup gebelikler var ki, annenin bir hastalığı var, hamile kaldığı anda hastalık ilerliyor. Bu da büyük sorun. Hekimler tarafından uyarılıyor ama bu tür gebeleri de çok sık görüyoruz."
Her türlü hastalık gebeliğe eşlik edebilir, gebelikten önce veya ilk defa gebelikte de ortaya çıkabilir. Op. Dr. Çetin Çam, jinekoloğun mutlaka, hastalığın uzmanı hekimle işbirliği içinde gebeyi ortak takip etmesi gerektiğini söylüyor. "Uzmanın, gebeliğin hastalığın seyrini ne derecede etkileyebileceğinde tecrübe sahibi olması gerekir. İşbirliği içinde yapılan bir takipte gebelik sonuçları oldukça yüz güldürücü oluyor."
Gebelikte en önemli hastalık grubunu guatr sorunları oluşturuyor. Mesela hipotiroidi. Tiroit bezinin az çalışması durumunda hamile kalındığında çocuk tiroit hormonlarından yoksun doğuyor. Bu da gelişme geriliği, zekâ faaliyetlerinde düşüklük anlamına geliyor. "Hipotiroidi hastaları hamile kalamaz mı peki?" sorumuza "Hekim tarafından ilacın dozu artırılarak hamile kalınmasına izin verilebilir" yanıtını alıyoruz.
Bir de gizli hipotiroidi hastaları var. Hastalığını bilmeden hamile kalanlar yani. Prof. Dr. Kerim Güler, bunların da sayısının çok olduğunu belirtiyor. "Annenin hormonları az, plasenta yoluyla çocuğa geçen hormonlar da Doğuştan guatrı az çalışan çocuğun başı büyük olur, zekâ fonksiyonları ilerleyen zamanlarda düşebilir." Tiroit bezinin az çalışması gibi çok çalışması da (hipertiroidi) sorun gebelikte. Tiroit bezinin yavaşlatılmasını sağlayacak ilaçların belirli dönemlerde hekim tarafından uygun şartlarda kullanılması, anneyi normal düzeye çekerek çocuğun sağlıklı doğmasını sağlıyor.
Gebelikteki diğer risk faktörü ise diyabet. Anne hamile kaldığı zaman plasentadan salgılanan bazı hormonlar insüline, yani kan şekerini düşüren hormona karşıt yönde etki gösteriyor. Bu nedenle diyabeti yokken hamilelik döneminde diyabeti çıkan hastalar olabiliyor.
Diyabetli bir hastanın hamile kalmasında ise tedavide insülin ihtiyacını arttıran bazı tablolar ortaya çıkabilir ve hastalık ilerleyebilir. Bunun farkına tedavide varılması, annenin insülin dozunun ayarlanması gerek. Anne normal kan şekeriyle doğuma giderse herhangi bir sorun yaşanmayacağını söylüyor uzmanlar.
Böbrek hastalarının hamile kalması durumunda veya hamilelik döneminde ortaya çıkan böbrek hastalığı da çok önemli. Böbrek fonksiyonları çok bozuk hastaların zaten hamile kalamayacağını söyleyen Prof. Dr. Kerim Güler, kalsa bile çocuğun gelişemeyeceğini belirtiyor.
"Ancak" diyor, "Kreatin değeri dediğimiz böbrek fonksiyonları 3'ün altında olanlar, hafif derecede böbrek yetmezliği olanlar, hamile kalabilir. Çok yakından takip edilirse rahatlıkla doğum yapabilir." Ya takip edilmezse? Yanıt; tansiyon yüksekliği, bacaklarda ödem ve idrarda protein kaybı bulguları ilerleyerek, annenin erken kasılmalarına ve çocuğun da strese girmesine yol açarak hem annenin hem çocuğun hayatını tehlikeye sokuyor. Hastaların bilhassa gebeliğin sonlarına doğru çok yakından takip edilmeleri gerekiyor. Ayaklarda şişme, tansiyonda yükselme olduğu anda mutlaka hekimlerine başvurmalılar. Kontrol altına alınamıyorsa, bebek doğacak kiloya ulaştığı anda gebeliğe son verilmesi gerektiğini söylüyor Prof. Dr. Kerim Güler. "Gebeliğe son verilmediği takdirde anne, hipertansiyona bağlı birçok hastalığa maruz kalabilir. Beynin kanlanması bozulabilir. Ki, mortalitesi (anne ölümü) çok yüksektir."
Romatoit artrit ve lupus gibi romatolojik hastalıklar da her aşamada ilaç almayı gerektiriyor. Alınan ilaçların fetusa etkisi kaçınılmaz. Özellikle hamileliğin 70'inci gününe kadar olan fazda büyük anomalilere, derin kalbe, böbreklerin olmamasına sebep olabilir. Bu hastaların, hastalığın hafif seyrettiği dönemde hamile kalmasına müsaade ediliyor. İlaç alternatifleri çok fazla olduğu için B kategorisindeki ilaçlara geçilip, klinik bulguları azaltarak normal doğum yapmasına olanak sağlanabiliyor.
Ve karaciğer hastalarıProf. Dr. Kerim Güler'e göre, gebelik karaciğer için de yük. "Daha önceden karaciğer rahatsızlığı olmayan hasta, hamilelik sırasında gebelik yağlanması denen ciddi bir tabloyla karşı karşıya kalabilir. Help sendromu denen karaciğer enzimlerinin yıkılması ciddi bir tablodur. Karaciğer yetersizliğe girer, enzimleri yükselir, kanda kanamayı durduran kanama faktörleri düşer ve hasta kanamalarla kaybedilir. Gebelikte en çok korktuğumuz durumdur. Mutlaka yoğun bakım şartlarında atlatması gerekir o durumu."
Bütün bu risklerle karşılaşmamak için yapılacak olan açık; hamilelik öncesinde gereken kontrolleri yaptırmak, hamilelik öncesinde ve sonrasında doktor takibinde bulunmak.
GEBELERİN ASLA KULLANMAMASI GEREKEN İLAÇLAR
Gebelik sırasında kullanılan bazı ilaçların hem anne hem de bebek için ciddi riskleri var. Öyle ki, bu durum bazen hekim tarafından gebeliğin sonlandırılmasını bile gerektirebiliyor.
Gebelikte Asla Kullanılmaması Gereken İlaçlar (etken Maddeleri)
ACE inhibitörleri ve ARB'ler (Hipertansiyon tedavisinde)
- Alkol kullanımı (Fetal alkol sendromu)
- Talidomid
- Radyoaktif iyot (Tiroit fonksiyon testlerinde)
- CT (Bilgisayarlı tomografi) çekilmesi
- Radyasyon (Yüksek doz)
- Diazepam (Anksiyete ilacı) / Gebeliğin geç döneminde kullanılırsa, bebekte yorgunluk, aşırı tepki, titreme ve artan yeni doğan refleksleri görülür
Antibiyotikler
Kloramfenikol / Gri bebek sendromu, özel bir enzim eksikliği olan gebe veya kadınlarda alyuvarların parçalanması ile önemli derecede kansızlık
Flororkinolonlar / Eklem anormallikleri olasılığı (sadece hayvan deneylerinde izlenmiştir)
Kanamisin, streptomisin / Sağırlığa yol açabilecek kulak anomalileri
Nitrofurantoin / Özel bir enzim eksikliği olan gebe veya kadınlarda alyuvarların parçalanması ile önemli derecede kansızlık
Sulfonamidler, trimethoprim, sulfamethoxazole / Gebeliğin geç dönemlerinde kullanılırlarsa sarılık ve beyin hasarı olasılığı, Özel bir enzim eksikliği olan gebe veya kadınlarda alyuvarların parçalanması ile önemli derecede kansızlık
Tetrasiklin / Kemik büyümesinin yavaşlaması, dişlerde kalıcı sarı lekeler, bebeklerde diş çürüklerine yatkınlık, nadiren gebede karaciğer yetmezliği
Pıhtılaşayı engelleyen ilaçlar
Heparin / Uzun süre kullanılırsa, annede kemik erimesi ve pıhtılaşmayı sağlayan kan hücrelerinin azalması
Warfarin / Doğum defektleri, anne ve bebekte kanamaya meyil
Sara ilaçları
Karbamazepin / Doğum defektleri, eğer bebeğe doğumdan sonra hemen K vitamini verilmez ise kanamaya meyil
Fenobarbital-fenitoin / Karbamezapin'e benzer etkiler
Trimethadione / Düşük riskinde artış, yarık damak, kalp, yüz, el ve karın organlarında yüzde 70'e varan oranda sakatlık olasılığı
Valproate / Yarık damak, kalp, yüz, el ve karın organlarında yüzde 1 oranında sakatlık olasılığı
Antihipertansifler
Anjyiotensin-konverting enzim (ACE) inhibitörleri / Gebeliğin geç dönemlerinde alınırsa, bebekte böbrek hasarı, bebeğin suyunun azalması, yüz, eklem ve akciğerlerde sakatlık riski
Beta-blokerler / Bebekte kalp atımının yavaşlaması, kan şekeri düzeyinin düşmesi ve gelişme geriliği olasılığı
Thiazid diüretikler / Bebeğin kanında oksijen, sodyum, potasyum ve pıhtılaşma hücrelerinin azalması, gelişmenin yavaşlaması
Kemoterapi (Kanser) İlaçları
Aktinomisin, vinblastin, vinkristin / Sadece hayvan deneylerinde gözlenen doğumsal sakatlıklar
Busulfan, klorambusil, siklofosfamid, merkaptopurin, methotrexat, vinblastin / Alt çene kemiğinin gelişmemesi, yarık damak, kafa kemiklerinin gelişmemesi, omurga sakatlıkları, kulak defektleri, ayak anomalileri, büyümenin yavaşlaması
Ruh hâlini stabilize eden ilaçlar
Lithium / Kalp anomalileri, kas gücünün düşmesi, beslenme bozukluğu, tiroit bezinin daha az çalışması, su zehirlenmesi
Steroid olmayan antienflamatuarlar
Aspirin / Yüksek dozlarda alınırlarsa, doğumun başlangıcının gecikmesi, bebeğin dolaşım sisteminde bozukluklar, sarılık, nadiren beyin hasarı, anne ve bebekte doğum sonrasında kanama riski
Naproxen / Gebeliğin geç dönemlerinde alınırlarsa bebeğin suyunun azalması
Ağızdan kullanılan şeker hastalığı ilaçları
Klorpropamid, tolbutamid / Yeni doğanda şekerin düşmesi, gebenin şeker düzeyini kontrolünün güçleşmesi ve Tip 2 şeker hastalığı olan kadınlarda gebeliğin erken döneminde kullanılırsa doğumsal sakatlıkların artma riski
Cinsel hormonlar
Danazol / Gebeliğin erken döneminde alınırsa dişi bebekte cerrahi düzeltmeyi gerektirebilecek kadar erkekleşme
Dietilstilbestrol / Bebekte rahim anormallikleri, âdet düzeni sorunları, kız çocuklarda vajina kanseri riski artışı ve erkek bebeklerde penis
Sentetik progestinler (doğum kontrol haplarında kullanılan düşük dozlar hariç ) / Danazole benzer etkiler
Gebelik sırasında kullanılan bazı ilaçların hem anne hem de bebek için ciddi riskleri var. Öyle ki, bu durum gebeliğin sonlandırılmasını bile gerektirebiliyor.
Gebelik sırasında kullanılan bazı ilaçların hem anne hem de bebek için ciddi riskleri var. Öyle ki, bu durum bazen hekim tarafından gebeliğin sonlandırılmasını bile gerektirebiliyor. Hekim tarafından istenmeyen gebelikler, Antalya'da düzenlenen 10. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi'nin en önemli konu başlıklarındandı. Anne ve bebek açısından risk taşıdığı için hekimler tarafından "istenmeyen gebelik"leri iç hastalıkları ve jinekoloji uzmanlarına sorduk.
Bir Alman ilaç firması, antibiyotik üzerinde yaptığı araştırmalar sonucu 1950'lerde "talidomid" maddesini buldu. Yüksek doz "talidomid"e maruz bırakılan hayvanlar üzerinde yaptığı testlerle ilacın zararsız olduğunu, önemli bir yan etkisinin olmadığını duyurdu.
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'nden de (FDA) onay aldı. Güçlü bir sakinleştirici olarak pazarlanan ilaç, Batı Almanya'daki doktorlar tarafından uykusuzluk ve sabah bulantısı şikâyetiyle gelen gebelere de verilmeye başlandı. Giderek dünya geneline yayılan ilaçlar, pek çok marka adı altında piyasaya sürüldü. İlacı kullanan gebeler; uykuya eğilim, halsizlik, kabızlık, deride kızarıklık, baş ve mide ağrısı, el ve ayakta uyuşma, baş dönmesi, sinirlilik, titreme, kulak çınlaması, depresyon gibi yan etkilerden söz etmeye başladı. Ve bir yıl içinde bu ilacı kullanan anneler, çok sayıda doğumsal anomalili bebek dünyaya getirmeye başladı.
En yaygın olanı normalden kısa, "malforme" diye tanımlanan biçim kusuru, yüzgeç benzeri kol ve bacaklarla kendini gösteren "fakomeli'ydi. Hatta bu anomaliyle dünyaya gelen çocuklara "yüzgeçli bebekler" denmeye başlandı. Diğer doğumsal bozukluklar ise; gelişimini tamamlayamamış parmaklar, sağırlık, körlük, yarık damak ve kalpte, sinirlerde, cinsel organda, böbreklerde, sindirim sisteminde bozukluk şeklinde açığa çıkıyordu.
Bazı anneler sadece bir tablet talidomid almıştı ama özellikle gebeliğin en kritik noktası olan ilk üç ayda alınan tek dozun bile bebek üzerinde çok ciddi yan etkilerinin olabileceği sonra anlaşıldı. Talidomid tüm dünyada piyasadan çekildi. Fakat çok geç alınmış bir karardı bu. Dünya üzerinde 46 ülkede 10 binin üzerinde bebek, ilacın yan etkisiyle sakat doğdu, yaklaşık yarısı erişkin bir birey olamadan yaşama veda etti. Yaşananlar, dünya tıp tarihine "talidomid faciası" olarak geçti.
Gebelik sırasında kullanılan bazı ilaçların hem anne hem de bebek için ciddi riskleri var. Öyle ki, bu durum bazen hekim tarafından gebeliğin sonlandırılmasını bile gerektirebiliyor. Hekim tarafından istenmeyen gebelikler, Antalya'da düzenlenen 10. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi'nin de en önemli konu başlıklarındandı. Biz de konuyu uzmanlarla görüşerek gebeliği risk grubuna sokan ilaçları öğrendik.
X grubu ilaçlar asla kullanılmamalı
Hamilelik döneminde ilaç kullanımı bir hayli yaygın. Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden Op. Dr. Çetin Çam, gebelerin yüzde 90'ının hamilelik süresince reçeteli veya reçetesiz ilaç kullandığını söylüyor. "Bir kısmı hekim takibinde gerekli olduğu için, bir kısmı kişinin, özellikle gebe olduğunu bilmediği bir zaman süresince kullandığı ağrı kesici, ateş düşürücü ve benzeri ilaçlar. Bir hekim, gebeliğini tespit ettiği bir kadında her türlü ilaç ve benzeri kullanımını sormak zorunda. Bu tip ilaçlardan çok önemli bir kısmının gebeliği ve/veya bebeği kötü yönde etkilemediği bilinmekle beraber, ciddi tehlikeleri olabileceği de akıldan çıkarılmamalı."
Gebelikte ilaç alımı sorgulanırken ilaç kavramına da açıklık getirilmesi gerektiğini söyleyen Op. Dr. Çetin Çam, doğal gıdalar dışındaki her türlü madde tüketiminin bu gruba girdiğini belirtiyor: "Bazı doğal gıdaların aşırı tüketiminde istenmeyen etkiler ortaya çıkabilir. İlacı sadece fabrikada üretilen, paketlenen ve eczanelerde satılan bir ürün olarak düşünmemek lazım. Birtakım aşılar bile gebelikte istenmeyen sonuçlara yol açabilir."
Türkiye'de küçük ya da büyük anomalili doğum oranı yüzde 3. Bunun yüzde 70'inin nedeni belli değil ama İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kerim Güler yüzde 1-2'sinin tek sorumlusunun ilaçlar olduğunu söylüyor.
"İlacın dozu, alınış yolu, metabolizması ve ilaçların annenin gebeliğinin hangi döneminde kullanıldığı, yapacağı zararlar açısından çok önemli. Hekimler tarafından çok iyi bilinmesi, ilacı kullanan gebenin aydınlatılması, gerekirse gebeliğe son verilmesi gerek."
Gebelik sırasında kullanılan ilaçlar, taşıdıkları risklere göre kategorilere ayrılıyor. A kategorisinde vitaminler var mesela. Hem insan hem de havyan deneylerinde zarar vermediği kanıtlandığı için rahatlıkla kullanılabilir.
B kategorisinde, hayvanlar üzerinde risk tespit edilmeyen ama insan üzerinde deneyi olmayan penisilin grubu antibiyotikler bulunuyor. Bu ilaçlar da güvenliye yakın şekilde kullanılabilir. Elbette hekim kontrolünde. C kategorisinde ise biraz daha risk taşımaya başlayan, hayvan deneylerinde risk gözlenen ilaçlar yer alıyor. Prof. Dr. Kerim Güler'e göre bu ilaçların yaşamsal kâr-zarar hesabı yapılarak kullanılması gerek. "Annenin hayatı ciddi tehlike arz ediyorsa, o anki hastalığı tedavi edilmediği taktirde zarar görecekse kullanılabilir ancak" diyor. D grubunda da yine risk yapacağı kanıtlanan bazı ilaçlar var.
Ve X grubuYani gebelikte asla kullanılmaması gereken ilaçlar. Veya kullanıldığı dönemde asla gebe kalınmaması gereken. Genellikle immün spesif denen bazı romatizmal hastalıklarda, kanser hastalıklarında veya immün sistemi baskılayan, kronik hastalıklara maruz kalan hastaların bu ilaçları kullanırken farkında olmadan gebe kalması durumunda, özellikle gebeliğin ilk 70 gününde (organların gelişme dönemi) kullandıysa mutlaka gebeliğin sona erdirilmesi gerekiyor.
Kronik hastalıklarda kullanılan ilaçlar
Diyelim ki kronik bir hastalığınız var, rutin ilaç kullanıyorsunuz ve gebe kalmak istiyorsunuz. Gebe kalmak için hekiminizin onay vermesi gerekiyor. Zira hekim kontrolünde, hastalığın en hafif seyrettiği dönemde ilaçların kesilip öyle gebe kalınması gerek.
Ya gebeliğiniz planlı değilse? Kronik hastalığınız için ilaç kullanırken farkına varmadan gebe kalırsanız? Prof. Dr. Kerim Güler, farkına varmadan gebe kalma oranının Türkiye'de çok fazla olduğunu ve ciddi risk taşıdığını söylüyor: "Hasta bu ilaçları almaya devam ediyorsa fetus açısından büyük zararları var. Bir de bazı grup gebelikler var ki, annenin bir hastalığı var, hamile kaldığı anda hastalık ilerliyor. Bu da büyük sorun. Hekimler tarafından uyarılıyor ama bu tür gebeleri de çok sık görüyoruz."
Her türlü hastalık gebeliğe eşlik edebilir, gebelikten önce veya ilk defa gebelikte de ortaya çıkabilir. Op. Dr. Çetin Çam, jinekoloğun mutlaka, hastalığın uzmanı hekimle işbirliği içinde gebeyi ortak takip etmesi gerektiğini söylüyor. "Uzmanın, gebeliğin hastalığın seyrini ne derecede etkileyebileceğinde tecrübe sahibi olması gerekir. İşbirliği içinde yapılan bir takipte gebelik sonuçları oldukça yüz güldürücü oluyor."
Gebelikte en önemli hastalık grubunu guatr sorunları oluşturuyor. Mesela hipotiroidi. Tiroit bezinin az çalışması durumunda hamile kalındığında çocuk tiroit hormonlarından yoksun doğuyor. Bu da gelişme geriliği, zekâ faaliyetlerinde düşüklük anlamına geliyor. "Hipotiroidi hastaları hamile kalamaz mı peki?" sorumuza "Hekim tarafından ilacın dozu artırılarak hamile kalınmasına izin verilebilir" yanıtını alıyoruz.
Bir de gizli hipotiroidi hastaları var. Hastalığını bilmeden hamile kalanlar yani. Prof. Dr. Kerim Güler, bunların da sayısının çok olduğunu belirtiyor. "Annenin hormonları az, plasenta yoluyla çocuğa geçen hormonlar da Doğuştan guatrı az çalışan çocuğun başı büyük olur, zekâ fonksiyonları ilerleyen zamanlarda düşebilir." Tiroit bezinin az çalışması gibi çok çalışması da (hipertiroidi) sorun gebelikte. Tiroit bezinin yavaşlatılmasını sağlayacak ilaçların belirli dönemlerde hekim tarafından uygun şartlarda kullanılması, anneyi normal düzeye çekerek çocuğun sağlıklı doğmasını sağlıyor.
Gebelikteki diğer risk faktörü ise diyabet. Anne hamile kaldığı zaman plasentadan salgılanan bazı hormonlar insüline, yani kan şekerini düşüren hormona karşıt yönde etki gösteriyor. Bu nedenle diyabeti yokken hamilelik döneminde diyabeti çıkan hastalar olabiliyor.
Diyabetli bir hastanın hamile kalmasında ise tedavide insülin ihtiyacını arttıran bazı tablolar ortaya çıkabilir ve hastalık ilerleyebilir. Bunun farkına tedavide varılması, annenin insülin dozunun ayarlanması gerek. Anne normal kan şekeriyle doğuma giderse herhangi bir sorun yaşanmayacağını söylüyor uzmanlar.
Böbrek hastalarının hamile kalması durumunda veya hamilelik döneminde ortaya çıkan böbrek hastalığı da çok önemli. Böbrek fonksiyonları çok bozuk hastaların zaten hamile kalamayacağını söyleyen Prof. Dr. Kerim Güler, kalsa bile çocuğun gelişemeyeceğini belirtiyor.
"Ancak" diyor, "Kreatin değeri dediğimiz böbrek fonksiyonları 3'ün altında olanlar, hafif derecede böbrek yetmezliği olanlar, hamile kalabilir. Çok yakından takip edilirse rahatlıkla doğum yapabilir." Ya takip edilmezse? Yanıt; tansiyon yüksekliği, bacaklarda ödem ve idrarda protein kaybı bulguları ilerleyerek, annenin erken kasılmalarına ve çocuğun da strese girmesine yol açarak hem annenin hem çocuğun hayatını tehlikeye sokuyor. Hastaların bilhassa gebeliğin sonlarına doğru çok yakından takip edilmeleri gerekiyor. Ayaklarda şişme, tansiyonda yükselme olduğu anda mutlaka hekimlerine başvurmalılar. Kontrol altına alınamıyorsa, bebek doğacak kiloya ulaştığı anda gebeliğe son verilmesi gerektiğini söylüyor Prof. Dr. Kerim Güler. "Gebeliğe son verilmediği takdirde anne, hipertansiyona bağlı birçok hastalığa maruz kalabilir. Beynin kanlanması bozulabilir. Ki, mortalitesi (anne ölümü) çok yüksektir."
Romatoit artrit ve lupus gibi romatolojik hastalıklar da her aşamada ilaç almayı gerektiriyor. Alınan ilaçların fetusa etkisi kaçınılmaz. Özellikle hamileliğin 70'inci gününe kadar olan fazda büyük anomalilere, derin kalbe, böbreklerin olmamasına sebep olabilir. Bu hastaların, hastalığın hafif seyrettiği dönemde hamile kalmasına müsaade ediliyor. İlaç alternatifleri çok fazla olduğu için B kategorisindeki ilaçlara geçilip, klinik bulguları azaltarak normal doğum yapmasına olanak sağlanabiliyor.
Ve karaciğer hastalarıProf. Dr. Kerim Güler'e göre, gebelik karaciğer için de yük. "Daha önceden karaciğer rahatsızlığı olmayan hasta, hamilelik sırasında gebelik yağlanması denen ciddi bir tabloyla karşı karşıya kalabilir. Help sendromu denen karaciğer enzimlerinin yıkılması ciddi bir tablodur. Karaciğer yetersizliğe girer, enzimleri yükselir, kanda kanamayı durduran kanama faktörleri düşer ve hasta kanamalarla kaybedilir. Gebelikte en çok korktuğumuz durumdur. Mutlaka yoğun bakım şartlarında atlatması gerekir o durumu."
Bütün bu risklerle karşılaşmamak için yapılacak olan açık; hamilelik öncesinde gereken kontrolleri yaptırmak, hamilelik öncesinde ve sonrasında doktor takibinde bulunmak.
GEBELERİN ASLA KULLANMAMASI GEREKEN İLAÇLAR
Gebelik sırasında kullanılan bazı ilaçların hem anne hem de bebek için ciddi riskleri var. Öyle ki, bu durum bazen hekim tarafından gebeliğin sonlandırılmasını bile gerektirebiliyor.
Gebelikte Asla Kullanılmaması Gereken İlaçlar (etken Maddeleri)
ACE inhibitörleri ve ARB'ler (Hipertansiyon tedavisinde)
- Alkol kullanımı (Fetal alkol sendromu)
- Talidomid
- Radyoaktif iyot (Tiroit fonksiyon testlerinde)
- CT (Bilgisayarlı tomografi) çekilmesi
- Radyasyon (Yüksek doz)
- Diazepam (Anksiyete ilacı) / Gebeliğin geç döneminde kullanılırsa, bebekte yorgunluk, aşırı tepki, titreme ve artan yeni doğan refleksleri görülür
Antibiyotikler
Kloramfenikol / Gri bebek sendromu, özel bir enzim eksikliği olan gebe veya kadınlarda alyuvarların parçalanması ile önemli derecede kansızlık
Flororkinolonlar / Eklem anormallikleri olasılığı (sadece hayvan deneylerinde izlenmiştir)
Kanamisin, streptomisin / Sağırlığa yol açabilecek kulak anomalileri
Nitrofurantoin / Özel bir enzim eksikliği olan gebe veya kadınlarda alyuvarların parçalanması ile önemli derecede kansızlık
Sulfonamidler, trimethoprim, sulfamethoxazole / Gebeliğin geç dönemlerinde kullanılırlarsa sarılık ve beyin hasarı olasılığı, Özel bir enzim eksikliği olan gebe veya kadınlarda alyuvarların parçalanması ile önemli derecede kansızlık
Tetrasiklin / Kemik büyümesinin yavaşlaması, dişlerde kalıcı sarı lekeler, bebeklerde diş çürüklerine yatkınlık, nadiren gebede karaciğer yetmezliği
Pıhtılaşayı engelleyen ilaçlar
Heparin / Uzun süre kullanılırsa, annede kemik erimesi ve pıhtılaşmayı sağlayan kan hücrelerinin azalması
Warfarin / Doğum defektleri, anne ve bebekte kanamaya meyil
Sara ilaçları
Karbamazepin / Doğum defektleri, eğer bebeğe doğumdan sonra hemen K vitamini verilmez ise kanamaya meyil
Fenobarbital-fenitoin / Karbamezapin'e benzer etkiler
Trimethadione / Düşük riskinde artış, yarık damak, kalp, yüz, el ve karın organlarında yüzde 70'e varan oranda sakatlık olasılığı
Valproate / Yarık damak, kalp, yüz, el ve karın organlarında yüzde 1 oranında sakatlık olasılığı
Antihipertansifler
Anjyiotensin-konverting enzim (ACE) inhibitörleri / Gebeliğin geç dönemlerinde alınırsa, bebekte böbrek hasarı, bebeğin suyunun azalması, yüz, eklem ve akciğerlerde sakatlık riski
Beta-blokerler / Bebekte kalp atımının yavaşlaması, kan şekeri düzeyinin düşmesi ve gelişme geriliği olasılığı
Thiazid diüretikler / Bebeğin kanında oksijen, sodyum, potasyum ve pıhtılaşma hücrelerinin azalması, gelişmenin yavaşlaması
Kemoterapi (Kanser) İlaçları
Aktinomisin, vinblastin, vinkristin / Sadece hayvan deneylerinde gözlenen doğumsal sakatlıklar
Busulfan, klorambusil, siklofosfamid, merkaptopurin, methotrexat, vinblastin / Alt çene kemiğinin gelişmemesi, yarık damak, kafa kemiklerinin gelişmemesi, omurga sakatlıkları, kulak defektleri, ayak anomalileri, büyümenin yavaşlaması
Ruh hâlini stabilize eden ilaçlar
Lithium / Kalp anomalileri, kas gücünün düşmesi, beslenme bozukluğu, tiroit bezinin daha az çalışması, su zehirlenmesi
Steroid olmayan antienflamatuarlar
Aspirin / Yüksek dozlarda alınırlarsa, doğumun başlangıcının gecikmesi, bebeğin dolaşım sisteminde bozukluklar, sarılık, nadiren beyin hasarı, anne ve bebekte doğum sonrasında kanama riski
Naproxen / Gebeliğin geç dönemlerinde alınırlarsa bebeğin suyunun azalması
Ağızdan kullanılan şeker hastalığı ilaçları
Klorpropamid, tolbutamid / Yeni doğanda şekerin düşmesi, gebenin şeker düzeyini kontrolünün güçleşmesi ve Tip 2 şeker hastalığı olan kadınlarda gebeliğin erken döneminde kullanılırsa doğumsal sakatlıkların artma riski
Cinsel hormonlar
Danazol / Gebeliğin erken döneminde alınırsa dişi bebekte cerrahi düzeltmeyi gerektirebilecek kadar erkekleşme
Dietilstilbestrol / Bebekte rahim anormallikleri, âdet düzeni sorunları, kız çocuklarda vajina kanseri riski artışı ve erkek bebeklerde penis
Sentetik progestinler (doğum kontrol haplarında kullanılan düşük dozlar hariç ) / Danazole benzer etkiler