Dünyanın Durduğu Gün, Sizi Değil Dünyayı Kurtaracağım
İlk olarak, 1951 yılında efsanevi yönetmen Robert Wise tarafından çekilen film, bilimkurgu severler ve film yapımcıları için bir klasik haline gelmişti. 20 yıl aradan sonra yeniden çekme fikri, birçok yapımda Keanu Reeves ile çalışan yapımcı Erwin Stoff’la geldi.
Yönetmenliğini Scott Derrickson’ın üstlenip, başrollerini Keanu Reeves ve Jennifer Connelly’nin paylaştığı ‘Dünyanın Durduğu Gün’ yıllar sonra yeniden vizyondaki yerini aldı. Keanu Reeves fanatikleri kadar birçok sinemasever de, övgüyle söz edilen filmi merakla bekliyordu.
Film için özellikle efekt ve kamera açılarındaki başarısından ötürü görüntü yönetmeni David Tattersall takdir edilmeli. Filmin yeniden çevriminde bu tür zenginlikler olması elbette olağan. Senaryosundaki deformeleri ise olumlu yönde karşılamak gerekir.
Filmin konusu, dünyayı insanlardan kurtarmak için gizemli bir UFO ile yeryüzüne ayak basan Klaatu ile gelişiyor. Klaatu’nun amacı, nasıl olursa olsun dünyayı kurtarmaktır. İlginç olan ise bunun sadece insanlığın sonuyla mümkün olmasıdır.
Günümüzde de dünyanın sonunu hazırlayanların, nükleer savaşlara ve bir takım doğal tepkimelere sebep olan insanlar olduğu kabul ediliyor. İnsanlığın dünyaya verdiği zararı gözler önüne seren onlarca gerçek ve sona giden; dünyanın yok oluşuna dair teori, ilgi çekmeyen bir genel kültür bilgisi halini almış. Yapım ise bunu farklı bir açıdan tekrar sunmayı deniyor.
“Milenyum Ekosistem Değerlendirmesi” adlı grup, 1360 uzmanın katılımıyla yapılan araştırmanın sonuçlarına dayanarak hazırladığı bir raporda Klaatu gibi insanlığı suçluyor. Uzmanlar 4 yılda hazırladıkları raporu `dünya felaketin eşiğinde` sözü ile özetliyor. Rapora göre, artan insan nüfusu, son 50 yıl içinde, temiz havadan temiz suya kadar yaşamın bağlı olduğu ekolojik sistemin üçte ikisini kirletti ya da istismar etti. Raporda, insanların dünyaya bu kadar zarar vermesiyle, gelecek nesiller için ekolojik sistemi korumanın artık mümkün olmayacağı ileri sürülüyor.
Dünyanın yaşam destek sistemlerinin büyük çapta değerlendirildiği raporda, memeliler, kuşlar ve hem karada hem de suda yaşayan türlerin yüzde 10 ile yüzde 30'unun yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğu belirtiliyor. İnsanların, geçtiğimiz 50 yıl içinde gittikçe artan gıda, taze su, kereste, lif ve yakıt taleplerini karşılamak için ekolojik sistemi değiştirdiği gerçeğinin belirtildiği raporda, dünyada yaşam çeşitliliğinde meydana gelen geri dönülmez büyük kayıplar da hatırlatılıyor. Rapora göre tüketimde önemli değişiklikler, iyi eğitim ve yeni teknolojileri kullanma gibi unsurlar, bu hasarı aza indirgeyecek nitelikte. Ancak bunun için Klaatu’nun tehdidini duymak gerekiyor. Öyle ki film, insanların değişmesinin de, sonu görmekle mümkün olacağını ima ediyor.
Keanu Reeves, “filmi aklımızda yeni haliyle canlandırırken, insanlığın bugün yaşıyor olduğu gerçek bir korkuyu yakalama şansımız oldu; şu anda yaşadığımız hayatın, evren için korkunç sonuçları olabileceği korkusu.”Erwin Stoff ise, “hikâyenin en can alıcı noktası da, direkt olarak uzaylının gözünden anlatılıyor olması. Uzaylılarla ilgili çok film izledik, fakat kendimizi uzaylı (alien) olarak gördüğümüz pek olmamıştı.” şeklinde konuşuyor.
Filmi birçok benzeri yapımdan ayıran en önemli özelliği ise sorgusuz, sualsiz insanlığı suçlaması.. Diğer birçok yapımda şahit olduğumuz, “masum insanlık, kurtarıcı Amerika” yaklaşımı bu filmde söz konusu değil. “Dünyanın Durduğu Gün”, bu farklılık için bile izlenmeye
-------------------------- FRAGMANI İZLE ---------------------------